Portre | Hatiye Garip

Hatiye Garip ile Woman Who Draw, hayalindeki projeler ve favori masaüstü kitapları hakkında konuştuk.
Bize biraz kendinden ve işlerinden bahseder misin?
Ben Hatiye! İstanbul’da doğdum. 1992 yılından beri kalemi-kağıdı elimden düşürmüyorum. İstanbul Bilgi Üniversitesi Görsel İletişim Tasarımı bölümünden mezun oldum. Neler yapmak istediğimi sorguladığım bir yılın ardından; Özyeğin Üniversitesi Tasarım, Teknoloji ve Toplum bölümünde lisans üstü eğitimime başladım. 2018 yılının sonunda mezun olacağım. Oyunlu bir yaşam alanı olarak gördüğüm stüdyo-evimde illüstratör ve tasarımcı olarak çalışıyorum. Bir yandan bulabildiğim her fırsatta kendim için de üretimlerde bulunuyorum. Kişisel üretimlerim kuşlara dönüştü. Çalışmalarım çeşitli ülkelerdeki sergilere ve illüstrasyon yıllıklarına uçtu. Gelecek yıllarda da uçmaya devam edeceğe benziyor!
Proje sürecin nasıl başlıyor? Seni tetikleyen ve ilham veren şeyler neler?
Proje sürecim genellikle fikirleri, olasılıkları düşünüp listelemekle başlıyor. Eğer bir editörle veya sanat yönetmeniyle birlikte yürüttüğüm bir proje ise fikirlerimden uygun olduğunu düşündüklerimi paylaşıyorum. Sonrasında ilk taslakları oluşturma, sonuçların nasıl olabileceğini kendi adıma görme ve detaylarla devam etme şeklinde gelişiyor. Kişisel projelerimde ise süreç oldukça değişken. Bazen aklıma gelen bir fikri geliştirmek için günlerce uğraşıyorum, bazen de sonuç ilk günden göz kırpıyor.
Başlıca ilham kaynaklarım sıradan insanlar, hayvanlar ve yolculuklar.

Tasarım sürecinde ve üretim yaparken hangi teknikleri kullanıyorsun?
Önceki yıllarda ilk eskizlerimi mutlaka kağıt üzerinde yapardım. Son dönemde ise iPad’de çiziyorum. Bu yüzden eskizlerim finalde görülebilecek sonuçların taslaklarına dönüşüyor. Değişen üretim pratiğim gereği, dijital teknikleri daha çok tercih ediyorum. Bu değişim bir yandan kişisel projelerim için bilgisayardan uzaklaşma yollarının açılmasını sağladı. Kumaş ve ahşap, illüstrasyonlarımın yeni arkadaşları oldu.
Şu anda nereden çalışıyorsun? Yaşadığın şehir ve atmosfer işlerini nasıl etkiliyor?
Stüdyo-evimden çalışıyorum. Yaşadığım şehir İstanbul, karmaşıklığı ve çeşitliliği ile hem işlerime ilham veriyor hem de çalışmayı zorunlu kılarak sürekliliğe teşvik ediyor.

Şu zamana kadar yaptığın projeler arasında favorin hangisi?
Her seferinde en son yaptığım proje favorim oluyor, ta ki bir sonraki gelene kadar...
Women Who Draw’un üyesisin, bu topluluğun nasıl parçası oldun? Senin kariyerine etkileri ne oldu?
Women Who Draw’un yeni kurulduğu dönemde, çalışmalarını beğendiğim bir illüstratörün paylaşımını görerek başvurdum. Sonrasında sevdiğim birçok illüstratörün de parçası olduğu büyük bir oluşuma dönüştü. 2018 yılı başlarında New York merkezli, Londra’da da ofisleri bulunan Astound US illüstrasyon ajansından temsil edilme teklifi aldım ve kabul ettim. Bu süreç için doğrudan bir etkisi olduğunu söyleyemem. Görünürlüğü artırıp bağlantılar oluşturma konusunda katkı sağladığını düşünüyorum.

"İllüstrasyonlarım yaşlı birini güldürdüğünde, bir yetişkinin evinde yer bulduğunda, bir çocuğun elinde uçurtma olup uçtuğunda, sıradan ama süper güçleri olan bir kahramana dönüşüyorum. Üstelik dev kalemim ve hayali kuşlarım da yanımda!"

Tasarımcı olarak en güçlü bulduğun yanın nedir? Hangi yönlerini geliştirmek istersin?
Hızlı fikir üretmek, alternatifler oluşturmak ve değişikliklere açık olmak en güçlü bulduğum yanlarım.
Uzun süreli projelerde mutlaka ara verip başka şeyler de üretmeye başlıyorum. Sıkılma eşiğimi geliştirmeyi isterim.
Hayalini kurduğun ‘o proje’ ne?
Var olan sinema, öykü, oyun karakterlerini değiştirip azınlık grup temsillerine dönüştürdüğüm ve görünür kılmayı istediğim bir proje fikrim var. 2019’da başlamayı düşünüyorum.

Yeni başlayan illüstratörlere ne tavsiye verirsin?
Yeni başladığım dönemlerde çok sayıda üretimde bulunmanın yeterli olacağını düşünürdüm. Fazla gözlem yapmaz, illüstrasyonun farklı kullanım alanlarının neler olabileceğini pek sorgulamazdım. Kendimi başkalarıyla karşılaştırmamayı öğrenmenin, illüstrasyonlarımı serilere dönüştürme pratiğini edinmenin, korkmadan ve çalışmalarımın beğenilmeme kaygısını yaşamadan ilgili olabilecek kişilerle paylaşmanın benim için yararlı olduğunu söyleyebilirim.
Favori masa üstü kitabın hangisi?
Masamda mutlaka beş-altı kitap bulunuyor, bu kitapları sık sık değiştirmeye çalışıyorum. Bu aralar favorim Arjantinli illüstratör Cynthia Alonso’nun Aquário (Akvaryum) isimli kitabı.
Hangi müzikleri dinlemekten keyif alıyorsun?
Son zamanlarda, özellikle çalışırken müzik dinlemek yerine podcast dinlemeye başladım. İlgi alanlarım dışındaki konularda da düşünmemi sağladığı için daha çok keyif alıyorum.