Portre | CARA/DEVIDE

Bize biraz kendinizden ve stüdyonuzdan bahseder misiniz? Kariyerinize nasıl başladınız? Sizi tasarımcı olmaya iten şey nedir?
CARA/DEVIDE, Güney Afrikalı tasarımcı Cara Judd ile İtalyan tasarımcı Davide Gramatica’nın kurduğu bir stüdyo. Ürün tasarımına odaklanan stüdyomuzda sınırlı sayıda üretilen ürünlerden endüstriyel ürünlere kadar geniş bir yelpazede çalışıyoruz. Ayrıca etkinlik düzenleme ve tasarlama, stüdyolara tasarım danışmanlığı verme gibi konularda da çalışıyoruz. Kariyerimize kendi ürünlerimizi tasarlayarak ve üreterek başladık. Bu bizim için önemli bir aşamaydı, bakış açımızı oturtmak ve iş birliği yapacağımız markaları anlamak için gerekli olduğunu düşünüyoruz.
Birlikte çalışmaya nasıl karar verdiniz?
Stüdyomuzu 2016 yılında kurduk, öncesinde başka yerlerde çalışarak deneyim kazandık. Çalışırken bazı projeler için iş birlikleri kuruyorduk, kendi stüdyomuzu açmak doğal bir şekilde gerçekleşti.

Şu anda nerede çalışıyorsunuz? Çalıştığınız yerin atmosferi işlerinizi nasıl etkiliyor?
Şu anda Milano’da çalışıyoruz ama yakın zamanda Güney Afrika’dan döndük. Aslında her iki ülkede de çalışarak kendimizi sınırlamama gibi bir fikrimiz var. Milano tasarım bağlamında oldukça aktif bir şehir, sanat ve kültürel aktiviteler için de öyle. Enerjisini ve dinamik doğasını veriyoruz ancak bazen bir adım geri çekilip daha sakin bir ortam istediğimiz de oluyor. Milano dışındaki firmalarla da çalışıyoruz ve oraya seyahat edip zaman geçiriyoruz. İşlerin büyük çoğunluğu gittiğimiz yerlerde yapılıyor. Temelde tek bir yere bağlı kalıyoruz diyemeyiz.

Şimdiye kadarki projeleriniz arasında favoriniz hangisi?
Territorio Collection diyebiliriz. Arka planında her iki kültürün de sembolü ve sentezi var. Oldukça kişisel bir iş ve bizim tasarıma bakış açımızı yansıtıyor.
Her ikiniz de IED Milan Product Design Department'da ders veriyorsunuz. Akademi işlerinizi nasıl etkiliyor?
Tasarım sürecimiz öğretme yöntemlerimizi etkiliyor. Kendi stüdyomuzda üretirken veya iş birlikleri kurarken tasarım anlayışımızı paylaştığımız gibi öğrencilerimizle de paylaşıyoruz. Öğrenim sürecine kişisel bir taraftan yaklaşmayı seviyoruz ve sonuçlarını gözlemliyoruz. Akademideki rolümüzü de bir çeşit iş birliği gibi görüyoruz. Farklı dersler veriyoruz. Cara, görsel iletişim odaklı dersler verirken David daha pratiğe dayalı materyal odaklı dersler veriyor.

Tasarım süreciniz nasıl ilerliyor? Sizi tetikleyen ve ilham veren şeyler neler?
Tasarım sürecimiz sürekli bir evrim içinde ve üzerinde çalıştığımız projeye göre şekilleniyor. Zamanımızın çoğunu araştırmaya ve ortaya çıkan fikirleri seçmeye ayırıyoruz. Bireysel olarak birçok farklı şeyden ilham alıyoruz ancak bunları paylaşmak fikirleri ilginç kılıyor. Bazen bir adım geri gidip bulunduğumuz noktayı anlamak, yaptığımız işi analiz etmek ilerlemekten daha iyi geliyor.
Tasarımcı olarak en güçlü bulduğunuz özelliğiniz nedir? Hangi yönünüzü geliştirmek istersiniz?
Farklı kültürlerden geliyor olmamız kesinlikle yaptığımız işi tanımlıyor. Bu aynı zamanda bir kontrast da yaratıyor ve dengeyi bulmaya çalışmak üzerinde çalıştığımız bir şey. Farklı fikirleri tartışmaya ayırdığımız zaman da çok fazla, belki bunun üzerine de çalışmalıyız.

"Materyalleri kullanabilirsiniz ancak en iyi sonuç onlarla bir ilişki kurduğunuzda ortaya çıkar."

Sizce içinde bulunduğumuz zaman diliminde tasarımcı olmanın en iyi yanı nedir?
Tasarımcının rolünü ve tasarımın önemini tartıştığımız için oldukça verimli bir atmosfer var. Önümüzdeki yıllarda da tasarımcıların sosyal ve kültürel konulara daha fazla dahil olduğu işler göreceğimizi düşünüyoruz ve bu oldukça heyecan verici.
Okuduğunuz en ilham verici kitap hangisiydi?
Le mille e una notte
Birlikte çalışmayı çok istediğiniz bir kişi söyler misiniz?
Bouroullec brothers ve Achile Castiglioni. Michelangelo Merisi ama sanırım çalışmak için değil, iki bir arkadaşlık yeterli olurdu!