top of page

Portre | Thing Thing


Bize kendini ve stüdyonuzu tanıtabilir misiniz? Kariyerinize nasıl başladınız?

Merhaba! Biz Thing Thing’iz. Ekibimiz Eiji Jimbo, Thom Moran, Rachel Mulder ve Simon Anton. Michigan Üniversitesi’nde mimarlık fakültesinde tanıştık ve mezuniyetten kısa bir süre sonra da birlikte çalışmaya başladık.

Tasarım süreciniz nasıl ilerliyor? Sizi tetikleyen ve size ilham veren şeyler nelerdir?

Sürecimiz, çoğunlukla yeni bir plastik üretim yöntemini zorlamak ile eğlenceli ve anlamlı formlar yaratmak arasında bir dans gibi ilerliyor. Atık plastiğin ekolojik ve materyal potansiyeli her zaman bizim için bir ilham kaynağı; aynı zamanda alışılmışın dışında herhangi bir tasarım fikri de değer verdiğimiz şeylerden biri.

Stüdyonuz nerede? Konumunuz işinizi nasıl etkiliyor?

Stüdyomuz Detroit, Michigan’da ve burada çalışmak bizim için çok ilham verici. Detroit post-endüstriyel bir şehir ve içerisinde harika müzik, tasarım, sanat ve sosyalleşme alanları barındırıyor. Şehir, otomotiv endüstrisi ile ilişkisi sebebiyle çok sayıda üretim kaynağı barındırıyor. Burada bulunan sanat topluluğu ve yaratıcı kişiler de harika ve besleyici. Kışları hiç bitmeyecek gibi geçmesine rağmen bu şehri çok seviyoruz.

Plastiği esas malzemeniz olarak seçmenizin bir sebebi var mı?

Çalışmak için plastiği seçmemizin birkaç sebebi var. Bunlardan biri, bir tasarımcı olarak manipüle edebileceğiniz çok sayıda niteliği olması. Plastiğin mukavemeti, işlenebilirliği, çok fazla renk sunabilmesi, neredeyse herhangi başka bir şekle getirilebilmesi bizi çekti; ekolojik olarak büyük bir sorun haline gelmesi de başka bir sebep oldu. Okyanusların ortalarında tamamen plastikten oluşan dev adalar yüzüyor. Buna rağmen çok yakın bir zamana kadar tasarımcılar plastikle çalışmak istediklerinde sıfır malzemeyi kullanıp pahalı kalıplarla büyük sayılarda üretim yapmaları gerekiyordu. Bizim yaklaşımımız, tasarımcıların plastik endüstrisinden öğrenerek bağımsız bir şekilde kendi özgün süreçlerini yaratmalarına ön ayak olmak diyebiliriz.

"Tasarımın kaynağı oyun olduğunda hafiflik, neşe ve espri de nesnenin nitelikleri haline geliyor. Biz de işlerimizde bunu aktarmaya çalışıyoruz."

Size ilham veren şeyler neler?

Kendi tutkularını kovalayan ve işlerini keyifle harmanlayan insanlar benim için her zaman bir ilham kaynağı. Tasarım bence sadece nesneyle değil, açık fikirlilik ve duyuları tatmin edebilmekle alakalı.

Şimdiye kadar yaptığınız favori ürünleriniz ve projeleriniz neler?

Rainbro kişisel favorilerimden biri. Bu beraber yaptığımız ilk parçalardan biriydi ve çılgın, neşe dolu bir enerji taşıyordu. Yaptığımız kocaman ve ilginç bir şeyin bir insanın evinde yaşayacak olmasını düşünmek de çok heyecanlı ve naifti. Aynı zamanda Pillow lambalarımız da çok özel parçalar.

Tasarımcı olarak en sevdiğiniz özelliğiniz ve geliştirmek istediğiniz yanlarınız neler?

En iyi özelliğim muhtemelen renk duyarlılığım, bir de işlere kritik bir gözle bakarak hareket edebilmem. Gelişmek isteyeceğim bir alan, tasarım dilimizde formu daha gelişkin bir hale getirmek ?Projelerimizin büyük bir çoğunluğu malzeme ve süreç odaklı olduğundan formlar kendiliğinden, bir sonuç olarak çıkmış oluyor. Bu durum samimi ve enteresan şekiller oluşmasını sağlayabiliyor, fakat üzerinde daha fazla durup ifade alanını genişletebileceğimizi düşünüyorum; özellikle daha küçük ölçekli işlerde.

Playlist’inizde ne çalıyor?

Daha yeni bir Nicolas Jaar mix’i dinledim. Moodyman ve birçok Detroit’li house müzisyeni sürekli dinlediklerim arasında. Bir de, Caetano Veloso’nun kalbimde ayrı bir yeri var.

Hangi renk olmadan yaşayamazsınız?

Turuncu, sarı gibi sıcak renkler.

Öne Çıkanlar

bottom of page