Tasarlayan Kadınlar | Eileen Gray

Eileen Gray
Bu haftaki ilham perimiz, İrlandalı mimar ve mobilya tasarımcısı, aynı zamanda da modernist mimarinin öncüsü, Eileen Gray (1878-1976). Haftaya, Le Corbusier’nin bile kıskandığı, başına buyruk, bağımsız ve yaratıcı bir kadının, yıllar boyunca unutturulmuş hikayesiyle başlıyoruz.
İrlanda, Enniscorthy’de 1878 yılında doğan Eileen, sanatçı ve soylu bir ailenin 5 çocuğundan en küçüğüdür. Çocukluğunu Londra ve İrlanda arasında geçiren Gray, 1898’de Londra’daki Slade School of Art’a kabul edilen ilk kadınlardan biridir. Burada resim eğitimi görür ve sonrasında bir vernik atölyesinde çıraklık yapar.
1902’de Paris’e taşınan Gray, orada da vernik ile çalışmalarına devam eder. Paris’te, 1913’te dekoratif vernik paneller üzerine ilk sergisini açar ve adını duyurur. Kısa bir süre sonra 1. Dünya Savaşı çıkar ve Eileen Londra’ya döner. Savaştan sonra Paris’e geri dönen Gray, burada iç mimar ve mobilya tasarımcısı olarak çalışmaya başlar. 1922’de, O, artık özellikle Art Déco severler tarafından tanınan bir dekoratif obje tasarımcısıdır. Bu tarihte, artık kendi tasarımlarını sergilediği Jean Désert adında bir galerisi de vardır.
Eileen’i tasarım alanında ölümsüz kılacak eserleri ise mimariye ve modernist estetiğe merak salmasıyla ortaya çıkacaktır. 1926 ve 1929 yılları arasında, o dönemki sevgilisi Romanya asıllı Fransız mimar Jean Badovici ile Güney Fransa’da, E.1027 adında, ikisinin adından kodlanmış ilk evini ve içindeki mobilyaları tasarlar. Modernist estetiğin bir ürünü olan bu ev aynı zamanda Eileen için modernizme karşı bir duruş da sergiler. Le Corbusier gibi işlevselci ve rasyonel modernistlerin aksine, evin sadece bir “ikamet makinesi” değil de “insanın bir uzantısı” olduğunu yazar. Eileen, Le Corbusier gibi ünlü bir mimarın beğenisini bile peşinen kabul etmez; içinde olduğu modern tasarım anlayışını bile eleştirmekten çekinmez. Le Corbusier bu evi o kadar çok beğenir ve hatta kıskanır ki 1930’ların başında, Eileen ve Jean’ın ayrılmasını fırsat bilerek sık sık kaldığı bu evin bembeyaz duvarlarına, Eileen’e sormadan, 8 adet resim yapar; her ne kadar kendisi bir pürist olarak beyaz duvarlarıyla tanınsa da… Eileen bu resimleri “vandallık” olarak adlandırır. Le Corbusier’nin sık sık burada zaman geçirmesi ve eve başka binalar da ekleyerek imzasını bırakması, zamanla Eileen’in adını evin tarihinden siler ve bu ev, uzun yıllar Badovici ve Le Corbusier’ye atfedilir. Unutulan mimari eserlerinden bir diğeri de yine Güney Fransa’da bulunan, Tempe à Pailla (hasat zamanı) isimli bir villadır.

E-1027 Courtesy Manuel Bougot
2. Dünya Savaşı sırasında ise hem Eileen’in diğer işleri hem de E-1027 evi, Naziler tarafından yağmalanır. Ev maalesef, 90’lı yılların sonuna kadar yağmaya ve vandalizme maruz kalır. 2000’lerden beri restore edilen evin restorasyon süreci günümüzde henüz tamamen bitmemiştir.
Mimarlıkta başarılı olsa da Eileen, mimarlık alanında çalışmaz; mobilya tasarlamaya devam eder. Modernist bir anlayışla tasarladığı mobilyalardan en bilineni E-1027 için tasarladığı aynı isimli masa ve Michelin lastiklerinden esinlendiği Bibendum sandalyesidir. Çağdaşları Mies van der Rohe ve Marcel Breuer gibi Bauhaus tasarımcılarıyla aynı zamanda (1925) tasarımlarında çelik boru kullanır fakat yine erkek egemen bir alanda çalışması ve daha mütevazi bir hayat seçmesi nedeniyle, Eileen’in tasarımları hiçbir zaman Wassily Sandalyesi kadar ses getirmez.